İnsanoğlunda iki esas unsur olduğunu hemen herkes kabul etmektedir. Ruh
ve nefis… Her şeyden evvel, ruh ve nefsi birbirinden ayırmak, bunların
tezahürlerini göz önüne döktükten sonra, yukarıdaki soruyu cevaplamak
gerekir.
İlim, ruh ve nefis ile ilgili deney ve ölçme yapma
imkanına sahip değildir. Ancak, dolaylı yoldan, yani ruh ve nefsin
insanda meydana getirdiği tesirleri inceleyerek sonuca varabilir.
Nitekim bugün psikoloji ve parapsikoloji ilminin yaptığı şey budur.
Mesela, uyku anında vücut üzerinde yapılan ölçme ve incelemelerle,
tamamen ruhi olayların bir sonucu olan rüyalar hakkında hükümler
çıkarılması, bunlar arasında bulunmaktadır.
İnsan ruhu, daima
anavatanı olan ahireti özler ve oranın hasretini çeker. Fakat belli bir
zamana kadar vücut kafesinden çıkamadığı, ona bağlı olduğu için buna
imkân bulamaz. Halbuki nefis, daima rahatı ve huzuru arar, konforlu bir
hayatı talep eder ve insanın benliğine o yönde telkinlerde bulunur.
Sonuç olarak insan, iki eğilimin tesiri altına girer. Ve bunlardan
hangisi baskın gelirse, o yöne zorlanır.
Müzik konusunda ölçü
şudur: Hangi müzik insanın ulvî hislerine hitap ediyorsa, dünyaya ait
aşırı isteklerinde ve hırslarında bir törpülenme ve zayıflama, ahiret
özlemlerinde bir artma, ya da ölüm ve ötesine ait korkularında bir
azalma meydana getiriyorsa o müziğin faydalı olduğunu söyleyebiliriz.
Buna karşılık, hangi müzik insanın şehvanî hislerine hitap ediyor ve
onu ulvî hislerden uzaklaştırıyorsa o müziğin ruha gıda değil zarar ve
zehir olduğu açıktır.