Ruh, beden ülkesinin misafiri. İnsan, ana rahminde dört aylık oluncaya
kadar bir tür bitki hayatı yaşıyor. Falan ırktan olan bir babanın
sulbünden gelmiş ve yine falan ırktan bir annenin rahminde karar
kılmış...
Babasında insan tohumunu halk eden, annesinin
rahmini ona karargâh yapan Rabbinin ihsanıyla, o karanlık menzilde
büyümesini sürdürüyor.
İşte ırk kavramı, ancak bu menzil için,
bu ev için geçerli. Oraya gelen misafir hiçbir ırka mensup değil. Ruhun
ırkı yoktur. Ve insan da kâmil mânâsıyla ruhtan ibarettir. Beden onun
hanesi hükmündedir.