DEVLET BAHÇELİ DEN YAĞLI URGAN

Başbakan’ın Bahçeli’yi karaladığı ‘Apo’yu sen niye asmadın?’ sorusuna cevabı merhum Ecevit iki yıl önce verdi. Behiç Kılıç, Ecevit’le tarihi röportajı yazdı: Bahçeli idam istedi, biz astırmadık

“DSP olarak biz idama karşı olduğumuzu resmen belirtmişiz, ANAP da öyle” diyen Bülent Ecevit, bebek katili Apo’nun ipten kurtarılmasına itirazı olan, idamını isteyen tek partinin ismini şöyle açıklıyordu: MHP...

İDAMI ertelemede Yılmaz’la sorun yoktu. Bahçeli’nin tavrı ise netti: Apo asılmalı. Ecevit, MHP Lideri’nin önüne, ülkenin alacağı derin yaraları raporlarla koyduklarını söyledi, “Saatlerce görüştük” dedi.




--------------------------------------------------------------------------------


Ecevit “Bahçeli idamın bekletilmesini onaylamamıştı” demişti

DESTUR derken bile net olarak şu söylenebilir. “Apo’nun kellesini kurtaran kesinlikle Tayyip Erdoğan Hükümeti’dir...”

Recep Tayip Erdoğan, hiçbir siyasi parti lideri ile bir tartışma programında bir araya gelemiyor. Bu konuda cesareti yok. Ancak, derlenip toparlanmış kalabalıklar karşısında tek kişilik gösterilerle sözlerinin TV’lerce kayıt yapılmasını, vatandaşların kendisini böyle dinleyip böyle inanmasını istiyor.

Söyledikleri doğru mu?..

Meydanlarda, karşısında cevap verecek kimse olmadığı için, kendisine nasıl inanılmasını istiyorsa öyle sözler sarf ediyor!.. Cumhurbaşkanlığı meselesinden, ekonomiye ve teröre kadar.

Öyle görünüyor ki, Recep Tayip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi’nin iktidara gelmesinden endişe duyuyor. AKP’nin “kalemizdir” diye kabul ettiği Konya, Kayser, Yozgat illerindeki MHP mitinglerinde, beklenenin çok üstünde kalabalıkların alanları doldurması ve bunların “taşıma taraftar” olmaması iktidardaki endişeleri arttırmış gibi... Haklıdır!... MHP Lideri Bahçeli, seçim konuşmalarında ısrarla şu sözü veriyor.

“Hesap sormazsam namerdim...”

2002 seçimlerinde AKP, her kesimden olduğu gibi milliyetçi tabandan da hatırı sayılır biçimde oy almıştı. Bu oyları tekrar partisine döndürme, en azından bir bölümünü tutabilme hesaplarıyla da, Recep Tayip Erdoğan’ın ilginç bir yol seçtiği görülüyor.

“Apo üzerinden MHP’yi vurmak!..”

Nasrettin Hoca’nın göle maya hesabı!..

Bunu yaparken de vatandaşları “beyin özürlü-balık hafızalı” yerine rahatça koyarak hakaret etmekten çekinmiyor!.. Çünkü doğruları söylemiyor.

Ne diyor?..

Mesela, milliyetçi oyların önemli bir üstünlüğü olan Afyon’da şöyle seslendiği biliniyor...

“Şimdi çıkmış MHP, diyor ki ‘Apo’yu idam et’. Apo’yu gelip de Amerikalılar bana teslim etmedi, sana teslim etti, sana... İşbaşında kim vardı? Sayın Ecevit vardı, Bahçeli vardı, Yılmaz vardı. O zaman idam da vardı. Halletseydin. Niye halletmedin? Ha, ip bulamamış, ip. İsteseydin bu millet sana ip verirdi... Şimdi onu da bizim üzerimize yıkmak istiyor. Sanki İmralı Adası’nı biz düzenledik. Sen düzenledin.”

Bu sözler doğru sözler mi?..

Madde bir, Eşkıyabaşı’nın yakalandığı tarih 16 Şubat 1999’dur..

Ecevit, azınlık hükümeti olarak iktidardadır. Türkiye seçime gitmektedir ve MHP iktidar ortağı falan değildir.

Yani Recep Tayip Erdoğan, Bahçeli’ye “Apo’yu gelip de Amerikalılar bana teslim etmedi, sana teslim etti, sana... İşbaşında kim vardı? Sayın Ecevit vardı, Bahçeli vardı, Yılmaz vardı. Sanki İmralı Adası’nı biz düzenledik. Sen düzenledin” sözleriyle sataşırken doğru konuşmadığını bilmesi gerekir!..

Eşkıyabaşı’nın “asılma” meselesine gelince.

Rahmetli Ecevit’le 2005 yılının nisan ayı ortalarında Ankara’daki evinde bir röportaj yapmıştım... Bu röportaj video bant kayıt olarak da vardır. Konu bir ara Abdullah Öcalan’ın idamı meselesine geldi. Ecevit’le yaptığımız konuşma aynen şöyledir...

“Biz Demokratik Sol Hareketi başlattığımızdan beri açıkça resmen belirttiğimiz gibi idama karşıyız diye kendimizi ayırt etmişiz, daha ortada PKK, Apo meselesi yokken. Mesut Yılmaz da öyle. Bir tek MHP vardı idam yanlısı... İtirazı olan.”

Ecevit’in, bu sözleri, ses ve görüntü olarak bende mevcuttur.

O günleri hatırlayalım.

Eşkıyabaşı, 31 Mayıs tarihinde İmralı Adası’nda yargılanmaya başlandı... 29 Haziran günü Ankara 2 No’lu DGM teröristi ölüm cezasına çarptırdığını açıkladı. Sanık avukatları davayı temyize götürdü ve ilk temyiz 21 Ekim’de yapıldı. Eşkıyabaşı’na ‘vatana ihanet’ suçundan verilen idam cezası, 26 Kasım’da Yargıtay’da ‘oybirliğiyle’ onandı. Terörist için avukatı Hasip Kaplan, AİHM’e başvurdu. Yakalanma sürecinden, davanın görülmesine ve son olarak kararına kadar bir çok şeye itiraz ediyordu. Nihayet 30 Kasım günü AİHM ‘ihtiyatı tedbir’ kararını açıkladı. AİHM’den nihai karar çıkana kadar (1.5-2 yıl) idamın ertelenmesi isteniyordu Türkiye’den. O günlerde, başta malum mütareke medyası ile şimdilerde çok iyi tanınan ve hatta aralarında bağımsız adaylar bile bulunan ‘aydın’ takımı AB fonlarından destekli ‘Apo asılmasın’ kampanyaları başlattılar. Hükümet baskı altına alındı.

İdamın ertelenmesi istendi.

Ecevit’in bana söylediklerini tekrarlıyorum..

“Biz Demokratik Sol Hareketi başlattığımızdan beri açıkça resmen belirttiğimiz gibi idama kaşıyız diye kendimizi ayırt etmişiz, daha ortada PKK, Apo meselesi yokken. Mesut Yılmaz da öyle. Bir tek MHP vardı idam yanlısı... İtirazı olan.”

Mesut Yılmaz da, geçtiğimiz günlerde bu konuda şöyle dedi...

“Bizim koalisyon hükümeti döneminde yaptığımız mutabakat, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararına kadar bu infazı ertelemektir.”

Tekrar Ecevit’in bana söylediği sözlerden devam edelim...

İdamın AİHM karlarını beklemek için ertelenmesi konusu koalisyon liderleri arasında saatlerce görüşülüyor. Ecevit, Bahçeli’yi ertelemeye ikna için çaba gösteriyor... Bu arada, ülkenin içinde bulunduğu kritik durum nedeniyle koalisyonun zaafa uğramaması konusunda dönemin bazı önemli bürokratlarının da rapor sunduğu bir tartışma ortamı gelişiyor... O günkü şartlarda, Eşkıyabaşı’nın idamının ertelenmesinden çıkacak hükümet krizinin ülkeye açacağı yaraların büyük boyutları Ecevit ve Bahçeli arasında istişare ediliyor.

Sonucu Ecevit şöyle anlatmıştı...

“O da (Bahçeli’yi kast ediyor) koalisyonun hatırı uğruna, bir sorun çıkmasın diye, itirazını erteledi...”

Bakın Mesut Yılmaz ne diyor.

“Bildiğiniz gibi AİHM, kararı daha sonra, bu hükümet zamanında vermiştir. Dolayısıyla, ondan sonra bu kararın gereğini yapmak, ya infazı uygulamak, veyahut da arada gerçekleşen Anayasa değişikliği gereğince infazı uygulamamak tamamen bu hükümetin inisiyatifindeydi. Bu hükümet taktirini o yönde kullanmıştır.”

Apo’yu kimin kurtardığı nettir...

Bu konuda “siyaseten” değil de, Allah için bildiklerimizi anlatalım da siz karar verin. Ecevit’le konuşmamız sırasında, neden Abdullah Öcalan gündemdeydi dersiniz?.. Bu adam için, yeniden yargılanması için AB üzerinden bir dayatma söz konusuydu!.. Yeniden yargılanacak ve hatta “müebbetten de” kurtulacak... O sıralarda Dışişleri ve Adalet bakanları Gül ile Çiçek beyler, gazetelirin üst yöneticilerini İstanbul Carlton Oteli’ne toplayıp, böyle bir durumda aleyhte haber yapılmaması için telkinde bulunuyorlar, kamuoyunun manüple edilmesini, Apo’nun yeniden yargılanmasına itirazların kısıtlı kalmasını istiyorlardı.

******’ın meydan meydan anlattığı altıncı maddeyi de hatırlayınız...

Apo’nun müttefiki bir takım kimlikleri Başbakanlığa toplayıp istişareler eden kimdi?.. Apo kontenjanından Avrupa Parlementosu’na dalan bir takım çıkıntıları Ankara’da Dışişleri protokolü ile ağırlamayan kimdi?..

Bunları yok sayıp Bahçeli’ye “Bu milletten ip isteseydin, sana ip verirdi” diyene bak... Millet ipi zatınıza verdi, üzerine un sermiş durumdasınız...

Bahçeli, “TBMM’de sayısal çoğunluğun kendilerine verilmesi durumunda savaş, savaş hali ve terör suçlarının idamını geri getireceğini” söyledi. Millet “ipi” Bahçeli’ye verirse ipin ucun sadece Apo’ya uzanmayabilir!..